6 Mayıs 2014 Salı

Doğum sonrası için öneriler

Doğum sonrası nasıl sağlıklı zayıflanır?
Aslında hamilelik son derece normal ve fizyolojik bir süreçtir vücudunuzda mevcut olan yağ hücrelerinin iki yada üç katı büyüklüğüne çıktığı doğal bir süreçtir önemli ayrıntı bu sürecin çok kısa olmasıdır yani dokuz ay gibi bir sürede karın çapı 5 yada 6 katına çıkmakta bu gerilimi cildin taşıması içinde kişi gerekli önlemleri hamilelik boyunca yapmalıdır sağlıklı zayıflama konusuna gelince internet yoluyla binlerce ulaşılabilir diet listesine rastlanılabilir ve uygulanmaya çalışılabilir ama sonuçta yanlışları düzeltmek ve doğruyu göstermek hekimin işidir zaten burda doğru söylem ya da yönetim gereklidir. 

Hem hızlı, hem de sağlıklı zayıflanır mı?
Elbette mümkündür vücut matematik gibidir kaloriyi fazla alırsanız kilo alırsınız kaloriyi düşürürseniz zayıflama kaçınılmazdır ama önemli olan düzenli ve dengeli beslenme ile bu sorun çok rahat çözümlenebilir vücut ritmi 6 öğüne programlanmıştır 3 ana 3 ara öğün ve düzenli beslenildiği sürece kolorinizide kısıtlarsanız sağlıklı bir şekilde zayıflayabilirsiniz hız biraz da kişinin metabolizması yaşı kaçıncı hamileliği ile de yakından ilgilidir. 

Neden bazıları doğum sonrası hızlı kilo verir?
Burada vurgulanması gereken en önemli ayrıntı düz mantıkta düşünmeleri ve vücutlarını iyi tanımadan geçer sonuç itibariyle BMI yani vücut kitle oranınızın normalin altı ve normal sınırlarda hamile kalır ve hamilelik boyuncada kendinizi kontrollü bir şekilde kadın doğum uzmanınızın uygun gördüğü şekilde kilo alırsanız doğum sonrası da hızlı bir şekilde kilo verebilirsiniz ama bunların tam tersi durumda yani hamile kalmadan vücudunuzdaki yağ fazla ve hamilelik boyunca çok fazla kilo alırsanız sonrası elbette kilo vücudunuzda kalacaktır.

Doğumdan ne kadar sonra spora başlanabilir?
Normal doğumu takiben 1. ay sezeryanı takiben 3. ay içinde spora başlanabilir

Yeni annelere spor tavsiyesi
Yeni anneler için en güzel spor vücutlarındaki ödemi de atmalarını sağlayacak kısa süreli yürüyüşlerle başlamaları.

Hangi yiyecekler sütü arttırır?
Halk arasında çok yanlış inanışlar vardır çok kalorili ve çok şekerli gıdaların süt yaptığı sanılır oysaki Somali’de açlık sınırında yaşayan annelerde sadece buğday ve bulgur lapasıyla beslenmelerine rağmen sütleri olmaktadır ama popüler bilgiler vermek gerekirse havuç, siyah üzüm ve özellikle rezene çayı sütü arttırır.

Doğru bildiğimiz yanlışlar
En büyük yanlış, annenin emzirmeyi kısa sürdürmesidir vücudunun daha fazla deforme olacağını ve kilo alacağını düşündüğü için emzirmeyi erken keserler oysaki hormonlar tamamen bu süreç için programlanmıştır, bir diğer yanlış da az önce belirttiğim gibi yüksek şeker içeriği olan gıdaların süt yapacağına inanılmasıdır.

Doğum sonrası deformasyon nasıl giderilir?
İlk deformasyon elbette kilo fazlalığı ve oluşan çatlaklardır bunları gidermek çok da kolay değildir ama düzenli beslenme ile kilo fazlalığı giderilebilir.

Sarkmalar için öneriler
Hamilelik öncesi selülit ve fazla kilosu olanlar bir an önce bu problemlerinden kurtulmalılar hiçbir vücut deformasyonu kader değildir sadece kişinin kendini iyi tanıması ya da onu tanıtacak bir doktoru bulması gerekliliğidir. Bağ dokunuz ya da vücut profilinizdeki bozukluk ne olursa olsun bunları minimuma indirerek hamile kalmak en önemli koruyucudur.

Çatlaklar, selülitler ve varisler
Çatlakların oluşmaması için özellikle son 3 ayda badem sütü ve yağı ile her gün karın çevresi masaj yapmak ve düzenli nefes egzersizleri başlangıç tedavileridir oluşan selülit için hamilelik boyunca yapılan düzenli yürüyüş sonucu etkiler.

Vücudu diri gösterecek formüller
Mevcut olan fazlalıklardan kurtulduktan sonra vücudu daha fit ve sıkı gösterecek formül ve gıdaları tüketmek gereklidir. Tüketilen taze sebze ve meyveler aynı zamanda kepekli gıdaların bağırsak hareketini arttırmasıyla çok da sıkı bir karın elde edilebilir.

Zayıfladıktan sonra formu korumak
Vücudunuzun istediği zor olan değil kolay olandır, yapılacaklar bellidir yağ fazlanızı hesaplayıp ona göre danışmanlık almanızdır.



Faydalı LİNK ler Kullanabileceğiniz Hamilelik Sonrası Ürünler 




0-6 Aylık Bebeğin Beslenmesi

Bu aylarda anne sütü ile birlikte verilen ek besinler bebeğin emme gereksinimini azaltacağından anne sütünden yeterince yararlanmasını engeller. Dört aydan önce bebeğinizin anne sütü dışında suya ya da başka sıvılara (bitkisel çaylar, meyve suyu, vb.) ihtiyacı yoktur. Doğumdan sonra ilk günlerde salgılanan anne sütü çok besleyicidir. Bebeğinizi sık sık (1-2 saat aralarla veya her ağladığında) emzirerek bu sütten faydalanmasını sağlayınız. Anne sütü ile beslenen bebeklere 4. haftadan başlayarak D vitamini içeren damla ya da şurubu düzenli kullanınız. 

Bebeğinizi emzirirken rahat bir pozisyonda oturunuz. Bebeğinizin yalnız meme ucunu değil, meme ucu etrafındaki koyu renkli bölümü de kavramasına dikkat ediniz. Göğüs uçlarında acıma, çatlak gibi durumlar görülebilir. Böyle bir durumda bebeğinizi doğru teknikle emzirmeye devam ediniz. Göğüslerinizi kuru tutun , geçmezse doktorunuza başvurunuz. Bebeğiniz bir meme ile beslenmiş ise bir sonraki emzirmede diğer meme verilmelidir. İki meme verilmişse bir sonraki öğüne son verilen taraftan başlanır. Tüm annelerin sütü yararlıdır. Anne sütü ile beslenen bebekler her beslenmeden sonra kaka yapabilirler. Bu durum normaldir. Emziren anneler her zaman sütyen giymelidir. 


Bebeğinizi sık besleyiniz çünkü göğüslerin boşalması ile süt yapımı artar. Emzirmediğiniz durumlarda göğsünüzü elle sağarak veya süt pompası yardımıyla mutlaka boşaltın. Bebeğin yeterince anne sütü aldığı , haftada en az 150 gr. kilo alması ve günde en az 6-7 kez bezini ıslatması ile anlaşılır. Emziren anneler günde en az 2 su bardağı süt veya yoğurt tüketmeli , tüm besin gruplarından düzenli olarak yemelidir. Emziren anneler SİGARA İÇMEMELİDİRLER!!! Çay ve kahve içilmemeli veya az tüketilmelidir. Çalışan anneler sütlerini sağarak saklayabilirler. Anne sütü oda ısısında 6 saat, buzdolabı rafında 24 saat, derin dondurucuda 6 ay değerini kaybetmeden bekletilebilir. Saklanan anne sütü hiç bir zaman kaynatılmamalıdır. Kullanmadan önce kavanoz sıcak suda bekletilerek ısıtılmalıdır. Dr. Aysun GÖKALP Çocuk Sağlığı & Hastalıkları Uzmanı

Emzirmede size kolaylık sağlayacak bazı ürünleri www.herseybebeklere.com adresinden uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. 


Gereksinimlerinizi karşılayabilecek bir takım ürünlerin linklerini aşağıda faydalı bilgi olarak sizinle paylaşalım. 

Anne Sütü ve emzirme ile İlgili Faydalı LİNK 


28 Nisan 2014 Pazartesi

0-1 Yaş Sosyal Gelişim


www.herseybebeklere.com
0-1 Yaş Sosyal Gelişim 

Temelleri ilk yılda atılan psikolojik gelişim tüm yaşam boyu sürer. Gelişimin en hızlı olduğu dönem 0-3 yaş olmakla beraber, her yaşa özgü tamamlanması gereken fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki görevler vardır. Bilinmelidir ki, hiçbir çocuk yürümeyi öğrenmeden koşmayı öğrenemez. Ancak hangi çocuğun ne zaman yürüyeceği, ne zaman koşacağı birbirinden farklı zamanlarda olur.

0-1 yaş:

Bebek, dünyaya geldiği andan itibaren sanıldığı gibi pasif değildir. Yeni doğan bebekler duyar, görür, tat alır, koklar, dokunmayı hisseder. Her an öğrenir, bu nedenle zengin bir uyarıcı çevreye ihtiyacı vardır. İlk yıl içinde bebek, ihtiyaçlarını ancak ağlayarak belirtir. Bebeğe asıl bakan kişi (bu anne ya da bir başkası olabilir) onun ağlama biçiminden ne istediğini anlayıp bebeğin ihtiyacını sevecenlikle yerine getirirse, bebekte “Ben bakılmaya değerim, benim ihtiyaçlarım önemli” duygusu gelişir. Buna karşın, bebeğin ağlamalarına kimse gelmezse, ya da her seferinde farklı kişi gelir ve farklı şekilde (biri sevecenken diğeri aceleci, sessiz, asık suratlı, vb.) bakım verirse, bebek değerli olup olmadığına karar veremez ve çevresine güven duyamaz. Kendine bakan kişiye güven duymuş olan çocuk ise, biraz bekletilse de sonunda sıkıntısının giderileceğini bilir, annesinin bir süre gözden uzaklaşmasına dayanabilir.

Bebek, dünyaya geldikten sonraki ilk 6 ay içinde annesiyle iletişim kurmayı ve onu oyuna teşvik etmeyi öğrenir. Eğer bebek gülümsediğinde anne de ona gülümser, bebeğin seslerini taklit ederek onunla konuşur ve oynarsa, bebek de ona cevap verme isteği duyar. Böylece bebeğin ilk sosyal ilişki kurma becerisi gelişmeye başlar. Zamanla anneye bağlanır ve güven duyar. Güven duygusu, 1.5-2 yaşına kadar gelişimi destekleyen en temel ihtiyaçtır. Bağlandığı kişiyi güvenli bir zemin olarak gören 1 yaş üstü çocuğu, dış dünyayı tanımak için anneden bağımsız hareket etme cesaretini ancak kendinde bulabilir.

Çocuğun temel ihtiyaçlarından biri de, kucağa alınmak, sarılınıp okşanmaktır. Bazen bebekler sebepsiz yere ağlar. Bu zamanlarda kucaklayın onu. Öpün. Onu şımartmaktan korkmayın, çünkü bebekler şımarmaz.

Beslenme:

Bebeğinizi acıktıkça doyurun. Bir programa göre beslemeye kalkarsanız, bebek acıktığında karnı doyurulmayacağı için yaşama karşı güvensizlik duyar. Bazı çocuklar, öfkesini daha iler ki yaşlarda beslenmeyi reddederek, ya da çeşitli beslenme sorunlarıyla ortaya çıkarır.

0-2 ay:

Kendine bakan kişiyi sesinden, kokusundan tanır.

2 ay:

Kendine gülümsendiğinde o da gülümseyerek karşılık verir.

6 ay:

Aynada kendi yansımasını tanır. Gözünün önünden kaybolan nesneyi unutur, aramaz: “Görünmüyorsa yoktur”. Tepkileri amaçlı değil rastlantısaldır.


2-7 ay:

Ayrım yapmadan, kendisiyle ilgilenen herkesle birlikte olmaktan zevk alır. Kucakta olmak ister.

7-9 ay:

Tek bir kişiye bağlanır. Ondan ayrı kaldığında endişelenir.

9 ay:

Kaybolan nesneyi arar. Görünmese de var olduğunu bilir. Amaçlı davranış başlar. Anne başka bir bebeği kucağına alırsa ağlamaya başlar. Anne dışındaki kişilerle de kalmasını sağlanmalıdır.

8-12 ay:

Yabancılardan korkar.

12 ay:

Sözcük yerine semboller kullanır: çuf çuf, düt gibi. Yetişkinler ise gerçek kelimeleri kullanmalıdır. Genelleme yapar, örneğin tüm kuşlara “gaga” der. Çocuğun konuşması için, sözcüğün anlamını bilmesi gerekir. Bu nedenle resimli kitapların yardımıyla objelerin görünüşü ile ismi eşleştirilmelidir. Çocuk, oyuncak arabasını istediğinde, yetişkin bunu verirken “İşte araba” demelidir. Kitap okuma alışkanlığını kazandırmak için uygun dönemdir. Özellikle analı-yavrulu hikayeler ilgilerini çeker. Bol resimli, her sayfada bir kelime ya da bir cümle yazılı, kalın veya dayanıklı sayfalı kitaplar seçilmelidir. İlk yılın sonlarına doğru, doldurup boşaltma oyunlarını sever.

Kadıköy Şifa Hastanesi Doktorları

www.herseybebeklere.com Annelere Bilgiler Sunmaya Devam Ediyor.

23 Nisan 2014 Çarşamba

Bebek ses vermiyorsa!

Her anne - baba bebeğinin bir an önce konuşmasını ister. Hatta kimi anne bebeğinin ağzından çıkacak ilk “anlamlı” kelimeyi duymak için çalışma hayatına dönmez, kimi çevresindeki başka bebeklerle kendininkini kıyaslayıp sıkıntıya girer. Oysa bebeklerin konuşma yeteneklerini kendi hızlarıyla geliştirdiklerini de unutmamak gerek. 

Delaware Üniversitesi’nden Dr. Roberta Golinkoff, “Her bebeğin ilk yıllarındaki gelişim dereceleri kendilerine özgüdür. Ancak bu, ebeveynlerin bebeklerinin dilsel gelişimini destekleyici bir yol ve etkileşimli bir çevre oluşturmasına engel değildir” diyor. Delaware Üniversitesi’nde tasarlanan ve evde uygulanabilen bazı basit testlerle ebeveynlerin bebeklerinin dilsel gelişimlerini ölçmeleri mümkün. Bu yazıda, ilk bir yıl boyunca uygulayabileceğiniz basit önerileri bulacaksınız. 




0-3 ay: 
Uzmanlara göre bebekler çevreyle etkileşim içinde olmak ister ve hatta kendilerine özgü sesler geliştirerek bunu dener. - Bebeğinizin iletişim kurmaya çalışıp çalışmadığını anlamak için, onunla konuşma mesafesinde oturun ve bir şey söylemeyin. Bebeğinize ifadesiz bir yüz ifadesiyle bakın. Ve ondan iletişim kurmayı denediğine dair bir işaret gelene dek bekleyin. Sesler çıkarıp, elini ya da kolunu oynatması gibi işaretler olabilir. 



4-8 ay: 
Bebekler vurgulanmış ses kalıplarını içeren kelimeleri seçerek bir dili öğrenir (sesleri bir insanla ya da nesneyle bağdaştırabilir). - Bebeğinizin kelimelerin anlamları arasındaki farkı anlamaya başlayıp başlamadığını, başka isimlerle seslenerek öğrenebilirsiniz. Bebeğinizin sizi görebilmesi için dönmesi gereken bir yerde durun ve adını söyleyin. Size dönüyor mu? Eğer dönüyorsa yüzünde boş mu yoksa beklenti dolu bir ifade mi olduğuna dikkat edin. Sonra yeniden eski pozisyonunu almasını bekleyin ve adını tekrar söyleyin. Bu defa tepkisinin ne olacağına bakın. 



9-12 ay: 
Birinci senenin sonlarına doğru bebekler daha iletişime açık ve girişken olmaya başlar. Aktif bir şekilde temas kurmaya çalışır, genellikle işaret etmek gibi fiziksel işaretler kullanır ve bunun yanı sıra çeşitli sesler çıkarıp göz kontağı kurarak amaçlarına ulaşır. Uzmanlara göre bu dönemde bebekler parmakla işaret etmenin aslında parmağı göstermek değil hedefledikleri nesneyi ya da kişiyi belirtmek olduğunu anlar. 




- Bebeğinizin “parmakla işaret”ten ne anladığını öğrenmek için yakın çevredeki bir nesneye işaret edin ama televizyon ya da radyo gibi sesli nesneleri seçmeyin çünkü bu durumda bebeğiniz parmağınızı değil de sesi takip edebilir. Şimdi bebeğiniz parmağınıza mı yoksa işaret ettiğiniz nesneye mi bakıyor ve nasıl bir tepki veriyor?

Eğer çocuğunuz bu dönemlerde uyguladığınız egzersizlere yanıt vermiyorsa, doktorunuzla görüşmenizde fayda var. İlk yıl süresince kulak enfeksiyonları ile karşılaşmak mümkün olsa da, sürekli tekrarlayan enfeksiyonlar bebeğinizin konuşma gelişimini engelleyebilir, unutmayın!










22 Nisan 2014 Salı

SICAK HAVA ERKEN DOĞUMA NEDEN OLABİLİR !


Hacettepe Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Aksu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hamilelerin, sıcak havanın etkisiyle bazı sağlık sorunları ile karşılaşabileceklerini ifade ederek, giyim, spor ve beslenmeye yönelik önlemlerle, sıcak havanın olumsuz etkisinin azaltılabileceğini söyledi


Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının yorgunluk, yüksek tansiyon, sırt ağrısı, varis, ayaklarda ödem ve ciltte güneş lekeleri gibi birçok sağlık problemine yol açabildiğini belirten Aksu, özellikle hamilelerin bundan çok etkilendiğini ifade etti. Aksu, "Sıcak havanın etkisiyle vücudun susuz kalması, rahimde kasılmalara, kasılmalar doğum sancılarına ve erken doğuma neden olabilir" uyarısında bulundu. 

Aksu, gebelerin, enfeksiyonlara karşı direncinin diğer bireylere göre daha düşük olduğunu vurgulayarak, mantar, idrar yolu ve vajina enfeksiyonların da erken doğuma neden olabilecek sorunlar yaratabileceğine dikkati çekti. Sıcak havanın etkisiyle aşırı terleme, kızarıklık ve kaşıntının çeşitli mantar rahatsızlıklarına yol açabileceğini anlatan Aksu, gün içinde sık sık ılık duş alınmasının faydalı olacağını kaydetti. 


"Günde 8-10 bardak su içmeli”
Aksu, sıcak havalarda, her zamankinden daha fazla sıvı alınması, günde 8-10 bardak su içilmesi ve bunun yanı sıra taze meyve suları ile limonata gibi içeceklerin tüketilmesi gerektiğini belirterek, çay, kahve, kola gibi kafein içeren içeceklerden uzak durulmasını önerdi. 
Hamilelerin, vücudun su ihtiyacını artıracağı ve tansiyonun yükselmesine neden olabileceği için tuzlu gıdalardan uzak durması, baharatlı yiyeceklerden ve az pişmiş etlerden kaçınmaları gerektiğini anlatan Aksu, "Kızartma türü yiyecekler tüketilmemeli, mümkün olduğunca haşlama yiyecekler yenmeli, bol sebze ve meyve tüketilmeli, karbonhidrat ağırlıklı besinlerden uzak durulmalı, sık sık ve az miktarlarda beslenilmeli" diye konuştu. 

Açık renk kıyafetler
Gebelerin güneşin zararlı etkilerinden korunmak için öğle saatlerinde kesinlikle dışarı çıkmamaları gerektiğini vurgulayan Aksu, çıkılması halinde ise geniş şapka takılması ve vücudun açıkta kalan yerlerine yüksek faktörlü koruyucu krem sürülmesini tavsiye etti. 

Hamilelerin, ter emilimini sağlayan açık renk, pamuklu, keten ve geniş kıyafetler giymesinin uygun olacağını belirten Aksu, sıcak havanın etkisiyle ayakların şişmemesi, nefes alabilmesi ve vücut dengesinin sağlanması için de ortopedik ve rahat ayakkabıların tercih edilmesi gerektiğini söyledi. 

Aksu, hava sıcaklığının olumsuz etkilerinden korunmak için hamilelere şu önerilerde bulundu: "Sıcaklığın en fazla olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamalı, sabah ya da güneşin etkisini kaybettiği saatlerde kısa süreli güneşlenmeler yapılmalı. 

Güneşlik altında dahi olsa sıcakta uzun süre kalınmamalı. Dışarı çıkarken geniş kenarlı şapka ve güneş gözlüğü takılmalı, yüksek faktörlü güneş koruyucu ürün kullanılmalı. 

Ani tansiyon düşmeleri, aşırı terleme ve su kaybı, bayılmaya yol açabileceği için, vücuttaki su ve mineral kaybını önlemek amacıyla bol su ile birlikte az şekerli limonata, meyve ve maden suyu tüketilmeli. Bacaklardaki ödemi gidermek için uzun süre ayakta durulmamalı ve aynı pozisyonda oturmaktan kaçınılmalı. Varis problemi olan hamileler, özel varis çorapları kullanmalı. Ağır ve fazla miktarda yemek yememeye özen gösterilmeli ve sebze, meyve ağırlıklı beslenmeye dikkat edilmeli. Aşırı sıcağın etkisiyle besin zehirlenmeleri ile karşılaşılmaması için açık yerlerde satılan gıdalar tüketilmemeli. Ayrıca, kan dolaşımının rahat sağlanabilmesi ve ödemin oluşmaması için uzun uçak yolculuğu yapılmamalı, eğer yolculuk özel araçla yapılacak ise 2 saatte bir mola verilerek 10 dakika kadar yürünmeli." 

"Yüzmek doğumu kolaylaştırıyor”
Yüzmenin, karın kaslarını sıkıştırdığı için doğumu kolaylaştırdığını belirten Aksu, özel bir durum söz konusu olmadığı sürece anne adaylarına bol bol yüzmelerini önerdi. 

Aksu, hamilelerin çok sıkı olmayan bir mayo ile serbest ve sırt üstü stillerde yüzmesinin hem anneyi hem bebeği rahatlatacağını ve karın kaslarını sıkılaştıracağını, koruyucu kremlerin de bebeğe zarar vermediğini ifade etti.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Hamilelik ve Kilo Yönetimi

Hamilelik ve Kilo Yönetimi 

Hamilelik dönemi ailenin bu yeni üye için sevinci yanında bir çok değişiklik yaşadığı anne ve bebek için uzun zor dönemlerin atlatıldığı bir o kadar keyifli bir süreçtir.

Bu süreçte hem anne hemde bebek için gelişim süresince yaşanan farklılıklar meydana gelmektedir. Kilo alımı bunların başında gelir.

Tıpta obezite daha bilinen adıyla şişmanlık gebeliği riske sokan bir durumdur. Şişmanlık anne karnında bebeğin de şişmanlamasına sebep olur. Doğum travmaları ve ani sezaryen ile doğuma devam etme durumu bu komplikasyonlardan dolayı oluşur.

Gebelik şişmanlamaya meyilli bir dönemdir. Beslenme kontrol edilerek önlem alınmalı ve riskli durumları ortadan kaldıracak şekilde düzenli beslenme ve hamilelik hareketleri yaparak sporu da hayatımızdan çıkartmamalıyız.

Gebe kişi ihtiyaç duyduğu kadar besin ile beslenmelidir. Doğum sonrasında da kilo verebilmesi ancak düzenli besin alımı ile sağlanabilir. Mümkün olduğunca besin değeri yüksek fakat az tüketim ile beslenmelidir. Asla gaz yapacak gıdaları tercih etmemelidir.

Gebe kişiler yemeğe oturduklarında bir önceki gün ne yedilerse biraz daha azını yemeleri gerektiğini düşünerek sofraya oturmalı. Öğünlerini 5 e çıkartmalı ara öğünleri unutmamalı. Rejim olarak değil sağlıklı doğum için bunu yaptığını bilmeli en önemlisi canı bir şey istediğinde az miktarda tüketmeli ....

Bebeğiniz ve kendi sağlığınız için bu yazımıza kulak verin ve hamileliğin bir hastalık değil keyifli bir süreç olduğunu unutmayın...

Sevgiyle Hamile Kalın.....
Serap Mermerci



HAMİLELİKTE ÇİNKO EKSİKLİĞİ

HAMİLELİKTE ÇİNKO EKSİKLİĞİ


Kadın ve hatta erkek vücudu için en gerekli minerallerden biridir çinko. Genetik hastalıkların keşfinden sonra çinkonun önemi anlaşılmıştır.

Gelişim ve büyüme hormonlarının yavaşlaması çinko eksikliğine bağlı durumlardan ortaya çıkmakta dır fakat tedavisi de mümkündür. Çilt döküntüleri , bağışıklık sistemi bozuklukları gibi belirtileri vardır.



Çinko Vücuda Ne İçin Gerekli 


Hücre zarının ve proteinlerin içeriğinde olan çinko olması gerektiğinden eksik olduğu durumlarda ; hücrelerin bozulması oksidasyon denen ve zarar veren durumlara hassas hale gelmesine sebep olur. Çinko protein üretiminde de etkilidir. Enzimlerin doğru çalışması için çinko gereklidir.

Çinko Eksikliği ve Zararları 


Aşırı çinko eksikliğinin yol açabileceği sorunlar aşağıda sıralanmıştır.

1- Ciltte döküntüler
2-Şiddetli isal
3-Cinsel gelişimin gecikmesi
4-Gece körlüğü
5-Göz korneasında şişme
6-İştahsızlık
7-Tat almada problem
8-Davranış bozukluğu
9-Bağışıklık sistemi bozukluğu
10-Yaralarda geç iyileşme

Çinko yetersizliğinin açtığı sorunların keşfinden sonra çinko tedavisi ağız yoluyla alınan ilaçlar sayesinde tedavi edilebilir hale gelmiştir.


Hamilelikte Çinko Gereksinimi Neden Artar ?


Hamilelik döneminde hücre yapımı son derece fazla olmasından dolayı çinko ihtiyacı üst seviyelere çıkar.
Normal çinko ihtiyaç oranı 8 miligram iken hamilelik döneminde bu ihtiyaç 11 miligrama çıkar.

Beslenme olarak bunun karşılanabileceği bir çok besin vardır fakat bu besinlerinde özellikle deniz kabukluların tüketilmesi tavsiye edilmez.

Çinko ile desteklenmiş mısır gevreği ve müsli gibi ürünler tüketilmesi tavsiye edilir.

Bazı Çinko İçeren Besinler

Yer Fıstığı , Badem , Süt , Yoğurt , Hindi , Sığır Eti.